İznik Gölü Bisiklet Tur Rehberi

Bisiklet ile özellikle şehirdışı turlara çıkmadan önce gidilecek yer hakkında bilgiler, bisikletle gidiş konusunda yol bilgisi ve eğer bir iki gün kalınacaksa da uygun konaklama bilgileri edinmek için araştırmalar yapıyorum. Fakat her seferinde gidilecek yer bisikletliler için popüler olmasına rağmen düzenli bir rehber niteliğinde bilgilere rastlayamıyorum. Üç dört kaynaktan, darmadağınık ve çoğu güncel olmayan bilgilerle yola çıkıyorum. Halbuki bisiklet turu yapacak bir gezgin için aklındaki sorulara cevaplar bulabileceği şöyle el altında bir kaynak olsa ne güzel olurdu demeye kalmadan bir tane ben oluşturayım dedim ve işte karşınızda Bisiklet Tur Rehberim!

Rehber'i yaptığım turlarla sürekli güncellemeye çalışacağım. Katkı sağlamak isteyenler yaptıkları tur hakkındaki bilgileri aşağıdaki başlıklardaki formatta gönderirlerse seve seve paylaşmak isterim. İletişim için arifbayirli@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.

Rehbere ayrıca sitenin üzerindeki araç çubuğundan "Bisiklet Tur Rehberim"e tıklayarak da erişebilirsiniz.

Keyifli turlar!


İZNİK BİSİKLET TUR REHBERİ

Güzergah
Orhangazi - Gölyaka - Narlıca - İznik - Çakırca - Boyalıca - Orhangazi

Mesafe
Orhangazi - İznik (Gemlik Yolu üzerindeki sapaktan gidildiği takdirde) 56 km
İznik - Orhangazi (Gölün üst yolundan gidildiği takdirde) 40 km

Yol Haritası

(Büyütmek için haritanın üzerine tıklayınız)
Yol Tarifi
  • İstanbul'dan gitmek isteyenler için Bursa-Balıkesir-İzmir yönüne giden her otobüs Orhangazi'nin içinden geçiyor fakat bazıları Orhangazi'de bırakıyor (örneğin Nilüfer durmuyor) Metro Turizm ile gidiş dönüş tek kişi bilet fiyatı 2010 Haziran itibariyle 34 TL.

  • Gölün üst yolundan girmek isterseniz Orhangazi şehir merkezinde sol tarafta İznik tabelasından sapıp 40 km yolu takip ederek İznik'e ulaşabilirsiniz

  • Gölün alt yolundan gitmek için Orhangazi'yi geçip İzmir yolu üzerinden Gemlik'e doğru devam ederek 8 km sonra gelen "Adapazarı-İznik" yol ayrmından sol saparak 46km devam edip İznik'e ulaşabilirsiniz.
Yol Durumu
  • Üst yol ( Boyalıca ve Çakırca'dan geçen) çift şeritli ve her iki yönde de emniyet şeritleri var. Yol göle sadece yerleşim birimlerinde sıfır oluyor, onun dışından biraz içerden seyrediyor. Yolun her iki tarafını da zeytinlikler süslüyor. Yol düzgün asfalat ve birkaç hafif rampa dışında dümdüz.

  • Alt yol da iki şeritli fakar çok dar, emniyet şeritleri yok, o yüzden çok dikkat edilmesi gerek. Yolun girişinden itibaren ilk 5 km sanayi tesisleri nedeniyle trafik yönünden biraz yoğun. Özellikle kamyonlara çok dikkat edilmesi gerek. Yol Gölyaka civarında gölün yanından geçiyor fakat sonra biraz içe doğru giriyor. Son 15 km ise sürekli göl kenarından gidiliyor. Bu yolun sağındaki dağların görüntüsü gerçekten çok etkileyici ve içinden geçilen köylerdeki mimari görülmeye değer. Sokaklarında onlarca geleneksel ev var.
Yoldaki İnsanlar
  • İçinden geçilen köylerdeki insanlar çoğu zaman sıcak karşılıyorlar, hemen herkes selam veriyor. Bir kısmı, özellikle çocuklar turist sanıyorlar, arkanızdan "Hello, Hello" diye bağırıyorlar.

  • Özellikle Gölyaka'da göle inerken evlerin bahçelerinin yanından inmemeye çalışın, çoğu ev göl kenarına kurulu ve özel mülk olduğundan sorunlar çıkabilir (biz yaşadık siz yaşamayın hesabı..)

  • Yolda garip tiplerle karşılaşabilirsiniz, özellikle sizi bir yere davet edenlerin tekliflerine dikkat edin. Hemen ulaşılacak bir yer değilse geri çevirip yola devam etmekte fayda var.
Yanımda ne götürmeliyim?
  • Günü birlik turlar için özellikle yaz döneminde mutlaka güneşten koruyucu krem bulundurun.

  • Göle girmek isterseniz yanınızda deniz şortu olmasında fayda var.

  • Yanınızda suluğunuz dışında bir su bulundurmanıza gerek yok. Yol boyunca birçok yerleşim birimi ve küçük çeşme mevcut.
Neleri yemeden dönmeyim?
  • Orhangazi'de Sezgin Izgara'da muhteşem sucuk ızgara ( Kola ve salata ile birlikte 9TL )

  • İznik'te Köfetici Yusuf'ta köfte ve kaymaklı ekmek kadayıfı ( Kola ve salata ile birlikte 11 TL )
Nerde kalınabilir?
  • Kamplı tur düşünenler için göl kenarında kamp kurmak için birçok uygun alan mevcut fakat kamp alanı şeklinde düzenlenmiş bir yer gözüme çarpmadı. Kamp yapmak için alt yol daha uygun görünüyor.

  • İznik'te çok fazla konaklama alternati yok. Şehir içinde otel fiyatı kahvaltı dahil iki kişilik 70 TL (Otelin ismini not etmedim, şehir meydanında Sahil Kapısının orda) Pansiyon şeklinde ise Kaynarca Pansiyon iki kişilk oda 50 TL. Odalar klimasız, yazın problem olabilir.
Bisiklet Tamiri İçin

Bisiklette büyük bir problem olduğu durumda İznik'te birkaç tane bisikletçi mevcut. Çoğu "mahalle bissikletçisi" tarzında fakat probleme geçici dahi olsa bir çözüm bulunabilir.

Kendi Yaptığım Turun Öyküsü

İznik Bisiklet Turu - 1.Bölüm
İznik Bisiklet Turu - 2.Bölüm

Turdan Fotoğraflar

Bisikletle İznik'e yaptığımız turun ilk bölümünü bir önceki yazımda paylaşmıştım, yazıyı çok uzun tutmamak adına ikinci bölümle devam edelim. En son İznik tabelasını görmüş ve yolda atlattığımız "teknik aksaklıkları" bir şekilde aşıp kendimizi İznik'in sokaklarında bulmuştuk. Öncelikli hedefimiz kalacak bir yerler ayarlamak ve hemen duşa girmek :) Şehir içinde bisikletlerle turlayarak gözümüze otel, pansiyon tipinde bir yer çarpar diye düşünüyorduk fakat sahil yolu üzerinde de dahil olmak üzere pek bir yer bulamadık. Şehir içerisinde meydana yakın bir otel vardı fakat geceliğine 70 TL çekince alternatif bir pansiyon aramaya koyulduk. Kendi kendimize dolaşarak pek bir sonuç elde edemeyeceğimizi düşünüp esnafa sormaya karar verdik ve birkaç tane uygun fiyatlı pansiyonun yol tarifi aldık. Bizim için geceliği 50 TL (iki kişilik) olan bir yer uygundu zaten ve söylenen ilk adres olan Kaynarca Otel/Pansiyon'a yerleştik.

Duş ve kıyafet değişikliğinden sonra gece dokuz gibi dışarı çıkıp gece gözüyle şehri keşfettik, sahilde biraz oturduk, ünlü köfeteci Yusuf'ta köftelerimizi ve bol kaymaklı ekmek kadayıfını yedik ve geri döndük. Yanımızda fotoğraf makinası olmadığından da ancak bunlar hafızalarda anı olarak kaldı...

Sabah kalktığımızda arkadaşın lastiği kontrol ettik ve beklediğimiz gibi tamamen inmişti. Hemen yakında bir bisikletçi bulup iç lastiği değiştirdik fakat saat 10'a yaklaştığından erken çıkma planlarımız da yalan olmuştu haliyle. Arkadaş durumu daha fazla zorlamayarak otobüsle Bursa'ya geçip ordan İstanbul'a devam etme kararı aldı bense zaman kısıtlamam olmadığından tura tek başıma devam etmeye karar verdim ve yola koyuldum.

Bu sefer gölün diğer tarafındaki yoldan geri dönüyorum ve bu yol diğer yola göre çok daha geniş, her iki yönde de emniyet şeridi var. Yol kenarları zeytinliklerle kaplı ve yol çoğu zaman gölün biraz açığından devam ediyor fakat hemen her zaman gölü sol tarafınızda görebiliyorsunuz. Yol üzerinde gene birkaç tane köyü geçiyorsunuz. Bunlardan göl kenarında olanların içine girip göl manzaralı bir masada çay içmenizi kesinlikle tavsiye ederim.


Göl kenarında çay keyfi

Yoldan manzaralar

Yolu yarıladığımda Boyalıca beldesine geldim ve biraz soluklanmak için hemen girişteki yoldan direksiyonu sola kırıp sahile indim. Boyalıca'nın uzun ve güzel bir sahil şeridi var, insanlar burada göle de giriyorlar. İnanılmaz bir dinginlik hakim beldeye. Sahilde boş banklar bulup soluklanıyorum ve su şişelerimi dolduruyorum.

Boyalıca'dan sahil manzarası


Boyalıca'dan ayrılıp biraz tırmandıktan sonra yola devam ediyorum. Sıcak gittikçe artıyor ve yol kenarında bulduğum çeşmelerde güneş çarpmasını engellemek için kafamı ıslıyorum. Biraz yol aldıktan sonra sağımda yol kenarında akan bir kanal görüyorum ve biraz ilerlediğimde yolun kenarında bu mini-şelaleleri buluyorum. Akan su termalden geldiği için nispeten sıcak fakat yol kenarındaki görüntüleri gerçekten çok güzel.

Yol üstündeki şelaleleri de geçtikten sonra 10km kadar yolum kalmışken Çakırlı köyü ayrımına ulaşıyorum ve arkadan bir motorsikletli korna çalmaya başlıyor. Baştan köy yoluna gireceğinden işaret ediyor sanıyorum ama ben sol tarafa geçtiğimde de hala devam edince yavaşlayıp duruyorum. 25-30 yaşlarında genç bir adam motosiklet üzerinden "Hayırdır birader, kros falan mı yapıyorsun?" diye soruyor ve ayaküstü biraz konuşuyoruz. "Yorulduysan gel köyde bir çay içelim" diyor ve yandaki tabeladan köye 1km yol olduğunu görüp "eh geleyim madem" deyip takılıyorum arkasına. 1km yol dedik ama yolun tamamının rampa olduğunu bilsem hiç girişmezdim. Neyse yolun sonunda köy meydanına geliyoruz ve bisikleti kenara yanaştırıp kahveye geçiyoruz. Yanlız bisikleti yanaştırdıktan sonra çantadan cüzdanı alırken adamın gösterdiği ayrı bir dikkat gözümden kaçmadı. "Hadi hayırlısı" deyip köy kahvesine geçtik. Çaylar geldi derken adam sorular soruyor ben kısa kısa cevaplar veriyorum; sonra "Paran var mı?" dedi, içimden "hah dedim sadede gel..." Var ama ancak yol param dedim fazla da tepki göstermeyerek, adamın tavırlar bir garipleşti. Çayı bitirdikten sonra ben gidiyorum dedim, tokalaştık ayrıldık. Ben hemen çantadaki fotograf makinasını ve diğer birkaç eşyayı kontrol edip bisiklete atlayıp bastım pedala. Arkadan gelip başıma iş açmaz diye de içimden dua ediyorum. Neyseki bir olay çıkmadı Orhangazi'ye kadar sağ salim vardım. Yol tecrübesi de böyle birşey oluyor demek ki, ne kadar dikkat etmek gerektiğini tekrar anlamış oldum...

Orhangazi'ye varış, İznik'ten itibaren gidilen yol 40 km

Şehirler arası ikinci turumdu bu; yolda yaşadığımız aksaklıklara rağmen iki gün olması ve gittiğimiz yolların güzelliği nedeniyle gerçekten akıldan çıkmayacak bir tur oldu. Yol boyunca birçok yerleşim yerinden de geçtiğimizden insanlarla etkileşmek durumunda kaldık ve birçok güzel insanla ayaküstü sohbet etme fırsatım oldu. Bir tarafta "yol boyunca dikkat edin" diyip sizin adınıza endişelenen samimi insanların olduğun görürken bir tarafta da tamamen kötü niyetli, paranıza göz koyabilecek insanların da olabileceğine şahit oldum. Yaşanabilecek kötü şeylerin hepsini göze alıp yola çıkıyorsunuz zaten. Özellikle tek başınıza sürüyorsanız bunların başınıza gelmemesi için daha da bir dikkatli olmak gerekiyor. Fakat dikkat de yeterli değil bence, hepsinden öte deneyim gerekiyor. Bunu da yaz içinde planladığım uzun turlarda edinip yollara daha hakim bir şekilde çıkmayı planlıyorum. Yol aslında bu riskleriyle güzel, risk almamayı tercih edenler için yapılmış şehirlerden kaçma sebebimiz başka ne olabilir ki...

İznik Bisiklet Turu - 1.Bölüm

Bisikletle uzun tura çıkmayalı baya bir oluyor. En son Yalova'da şelaleleri ziyaret etmiştim, ardından ufak çaplı günü birlik şehir içi gezileriyle idare ediyordum taa ki finaller bitene ve yaz turları için sezonu açma fırsatı yakalayana dek. Bu haftasonuki hedefim İznik'ti. Gölü ve tarihi ile meşhur İznik...

Bu sefer yanımda bir arkadaşım daha var. Tur öncesi internetten biraz araştırma yaparak nerden gidilir, nasıl gidilir, ne yenir gibi konuları açıklığa kavuşturup Pazar sabahı 6:30'da ayakta bulduk kendimizi. Tur heybesindeki son eksikleri giderip bizi Orhangazi'ye götürecek otobüsün servisine doğru yola çıktık. Rotamız Bursa-Orhangazi'den başlıyor. İznik gölü, İznik ile Orhangazi arasında uzanıyor; bizim de amacımız tur esnasında gölü tam olarak turlamak. Gölün her iki tarafında da zaman zaman kıyıdan giden yol mevcut. İlk gün Gemlik tarafındaki yoldan girip gölün alt tarafındaki yoldan İznik'e varmayı, İznik'te bir gece kalarak dönüşte de üstteki yoldan Orhangazi'ye dönmeyi planlıyoruız.

Haritanın büyük hali için üzerine ıklayınız. Rotamız kırmızı ile, başlangıç noktası yeşil ok ile işaretlenmiş. Birinci gün gölün güney kıyısındaki yol, ikinci gün ise kuzey kıyısındaki yol takip edildi.

Orhangazi'ye kadar otobüs ile gitmeyi planlıyoruz. Kaldığımız yere en yakın, servisli firma Metro olduğu için onu terci ettik. Sabah 7 servisi ile gittiğimizden bir iki kişi dışında servis bomboş, biz de bisikletlerin ön tekerleklerini çıkarıp arka bagaja yerleştiriyoruz. Sırada bisikletleri otobüse koymak var, anlayışlı bir muavinle karşılaşırız diye de bir taraftan dua ediyoruz :)


Metro Alibeyköy tesislerinde bisikletler otobüse yüklenmeye hazır!

8:45'de otobüs geliyor ve bisikletleri yüklüyoruz. Otobüs biraz geç geldiğinden muavin arkadaş biraz acele ediyor ve ilk bisikleti aldığı gibi bagaja fırlatıyor, "Dur birader, napıyosun?" demeden ikinciyi de kavrıyor ve müdehale ediyorum. Bagaja kendim girip bisikletleri hemen bagaj demirlerinin yanına sabitleyip elimdeki bagaj lastikleri ile tekerlekleri de yanına bağlıyorum. Arkamdan muavin ve diğerlerinin mırıldandığını duyuyorum "... yolcu otobüsü bu, bisikletin ne işi var..." Duymamazlıktan gelip bisikletlerin güvenli bir şekilde durduğuna emin oluyorum ve otobüse atlıyorum.. Üç saatlik yolculuğumuz başlıyor...

Orhangazi'ye 12 civarı iniyoruz ve şehir merkezinde yemek için mekan aramaya başlıyoruz. Şehir meydanına doğru giderken arkadaş ara sokakta güzel bir mekan gördüğünü söylüyor ve oraya doğru yöneliyoruz. Bisikletleri kapı önüne çekerken igliyi de üzerimize çekmeye başlıyoruz. Nerden geliyorsunuz, nereye gidiyorsunuz sorularına cevap verince bu sıcakta İznik'e gitmeyi gözümüzün nasıl kestiğini soruyorlar :) Garsonlar ve mekan işletmecileri bizi güler yüzle, çok sıcak bir şekilde karşılıyorlar. Birazdan orada birşeyler yiyeceğimizden değil, gerçekten samimi bir ilgi var. Garson arkadaşın önerisine güvenip birer porsiyon sucuk kızartma söylüyoruz ve tur öncesi yakıt tanklarını dolduruyoruz. Bu arada mekanın ismi Sezgin Izgara, Orhangazi'ye giderseniz uğramadan geçmeyin; hemen şehir merkezinde...

Yemek olayını halledip sularımızı da doldurduktan sonra yola çıkıyoruz. 30 derecenin üstünde sıcağa rağmen sele üstünde olmak iyi hissettiriyor ve İzmir yolunda Gemlik'e doğru emniyet şeridinden pedal basıyoruz. Yol dümdüz uzanıyor. Şehirlerarası yol olması sebebiyle bayağı bir yoğun, özellikle kamyon ve tırlar yanımızdan geçerken biraz problem yaratıyorlar. 8 km sürüşün ardından İznik-Adapazarı ayrımını uzaktan görüyoruz ve ben önde arkadaşım arkada rampa aşağı sürmmeye başlıyoruz. Tam ayrıma gelmişken arkama bakıyorum ve arkadaş elinde bisikletle yavaş yavaş aşağı iniyor. Başından beri olmasından korktuğumuz başımıza gelmiş, arka lastik patlamıştı. İşin kötüsü yanımıza yedek iç lastik almayı da unutmuştuk. Hemen yan tarafa çekip yama işine giriştik fakat iç lastikten çıkan çiviyi görünce verebileceği hasarı sadece tahmin edebiliyorduk. Görebildiğimiz kadarıyla üç yerde patlak vardı. Yamaları yapıp şişirdik fakat gene inmeye devam ediyordu. Yol kenarındakiler de durumumuzu görünce yakında lastikçi olduğunu söyleyip bizi oraya yönlendirdiler. 100 m yakındaki lastikçiyi bulup bir de orda su leğeninde test edip tekrar yamadık ve inşallah bu sefer olmuştur deyip yola çıktık. Saat 15:00 olmuştu bile...

Çağan umutsuzca lastiği yamarken :)

Adapazarı-İznik ayrımı - bu yol gölün alt yolu / Orhangazi'ye 8 km uzaklıkta

Şehirler arası trafikten kurtulduğumuza sevinip basıyoruz pedallara. Lastik mevzusu biraz canımızı sıkıyor ama önümüzde uzanan sağ tarafı yüksek dağlar, sol tarafı ise göl manzaralı yol bizi telkin etmeye yetiyor... Derken arkadaşın arka lastiğin tekrar indiğini keşfediyoruz :/ Yanımıza iç lastik almadığımıza defalarca küfredip ara ara lastiğe hava basarak yol almaya devam ediyoruz.

Yollar manzara olarak harika fakat çok dar. İki şeritli yol ve emniyet şeridi yok. Yandan geçenler ancak sizi sollayarak geçiyorlar ve milletimiz kural tanımadığından virajlarda sizi sollamaya giriştiklerinde tehlikeli durumlar oluşabiliyor.

Yol ilk başta Gölyaka köyü yakınlarından göle sıfırlanırken ardından biraz içe doğru giriyor ve daha sonra İznik'e 15 km kala sürekli göl kenarından sürülüyor. Gölden uzaklaşsanız bile gölün manzarası sizi hep takip ediyor. Yol devam ederken birçok köyün içinden geçiyor ve meraklı çocuklar tarafından "Hello, Hello" diye karşılanıyoruz :) Köy meydanlarında su-soda takviyesi için durduğumuzda birkaç kişi hemen etrafımıza toplanıyor ve klasik nerden geliyorsunuz, nereye gidiyorsunuz muhabbetleri dönüyor. Siz konuşmasanız bile onlar başlıyorlar anlatmaya zaten, neler yaptıklarını, hikayelerini. Hepsi ayrılırken dikkat etmemizi içtenlikle söylüyorlar ve hayır dua ediyorlar.

Sölöz köyünden tarihi bir bina ve sokak manzarası

Yol devam ediyor ve Narlıca köyü girişinde biraz tırmanmaya başlıyoruz, ilk başta öfleyip püflüyoruz ama karşımızdaki manzarayı görünce herşey unutuluyor.


"Her çıkışın bir inişi vardır" deyip basıyoruz pedallara ve Narlıca çıkışında km saatimizde 65km/sa hız görüdğümüz muhteşem bir iniş yaşıyoruz.

Yoldan manzaralara, her yer yemyeşil

Saat 18:00'e yaklaşırken karanlığa kalmadan İznik'te olmak hem de kalacak yer ayarlamak için biraz hızlanıp kırk beş dakika içinde İznik'e varıyoruz.

İznik tabelasını geçtikten sonra gölü sol tarafımıza alıp şehir merkezine yöneliyoruz. Yolun karındaki tatil köyleri ve yazlıklarla İznik bana klasik sahil kentlerini anımsatıyor fakat biraz ilerlediğimizde şehrin surlarıyla kaşılaşıyoruz, burdan sonrası ise tamamiyle her köşesi tarih kokan bir şehir. Şehir girişinde aşağıda şçektiğimiz fotoğraflar dışından İznik fotoğrafı çekmediğimize hala yanıyoruz ama aşağıdaki üç fotoğraf ile idare etmeye çalışın.


İznik'te kalışımız ve geri dönüşümüz bir sonraki yazının konusu olacak...